TEHDİT SUÇU
K. A. L. | HUKUK BÜROSU
TEHDİT SUÇU (TCK MADDE 106)
GENEL OLARAK
Türk Ceza Kanunu, ''Özel Hükümler'' başlıklı ikinci kitabının kişilere karşı suçları düzenleyen ikinci kısmının yedinci bölümünde Hürriyete karşı suçları düzenlemekte ve ilgili bölümde Cebir (TCK m.108), Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (TCM m.109), Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi (TCK m.112), Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi (TCK m.113), Siyasi hakların kullanılmasının engellemesi (TCK m.114), İnanç düşünce ve kanaat hürriyetinin engellenmesi (TCK m.115), Konut dokunulmazlığının engellenmesi (TCK m.116) gibi pek çok farlı suç tipi bakımından ayrıntılı hükümler sevk etmektedir. Nitekim işbu yazımızın konusunu oluşturmakta olan tehdit suçu da mezkur bölümde düzenlenmekte ve hatta ilgili bölüm ilk olarak tehdit suçunu düzenleme yoluna gitmektedir. Bu yazımızda Türk Ceza Kanununun 106.maddesinde düzenlenen ve kişilerin iç huzuru ile karar verme ve hareket etme hürriyetini koruma altına alan tehdit suçu hakkında genel bazı bilgiler paylaşılacak ve uygulamada ortaya çıkan bazı soru işaretlerine ilişkin cevaplar getirilmeye çalışacaktır.
Haksız bir zarara veyahut kötülüğe maruz bırakılacağının bir kimseye bildirilmesiyle meydana gelen tehdit suçu, sözlü olarak işlenebileceği gibi davranış yoluyla da gerçekleştirilebilmektedir. ''Gözdağı verme'' anlamına gelen tehdidin tehdit söz, yazı, resim, şekil, işaret , el ve kol hareketleri ya da başkaca bir davranışla işlenmesi mümkündür. Uygulamada Hürriyete karşı işlenen suçlar arasında belki de en sık karşılaşılmakta olan Tehdit suçu, Türk Ceza Kanununun 106.maddesinde üç fıkra halinde düzenlenmiş ve konu hakkında kanun koyucu tarafından aynen şu hükme yer verilmiştir:
'' (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.''
Kanun koyucunun bir tehlike suçu olan tehdit suçu bakımından yapmış olduğu tanım incelediğinde, tehdit suçunun oluşabilmesi için soyut bir tehlikenin varlığını aradığı anlaşılmaktadır. Bunun anlamı hareketin gerçekleşmesinin suçun oluşumu bakımından yeterli görülmüş olmasıdır. Burada hareketin soyut tehlike oluşturmaya elverişli olması yeterlidir. Ancak soyut tehlikenin varlığı da tek başına tehdit suçunun oluşması bakımından yeterli değildir. Zira kanun metninin lafzına bakıldığında, kanun koyucunun suçun oluşması bakımından ayrıca belli haklara yönelik ihlali de aramakta olduğu anlaşılmaktadır. Kanuna göre bu ihlal iki türlü olabilir: Birincisi İhlalin kişinin kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik olarak gerçekleştirilmesi halidir ki bu hal tehdit suçunun temel halini oluşturmaktadır. İkincisi ise ihlalin kişinin kendisinin veya yakınının malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle işlenmiş olması halidir ki bu hal suçun temel haline göre daha az cezalandırılmaktadır. O halde belli haklara yönelik bir ihlal ve soyut tehlikenin varlığı tehdit suçunun oluşması bakımından yeterlidir. Ek olarak suçun daha ağır şekilde cezalandırılması gereken hallere de maddenin ikinci fıkrasında yer verilmiş ve bu haller nitelikli tehdit suçu olarak isimlendirilmiştir.
TEHDİT SUÇUNDA FAİL
Tehdit suçu herkes tarafından işlenebilmektedir. Bu bakımdan tehdit suçu, ancak belirli kişiler tarafından işlenebilen özgü suçlar arasında yer almamaktadır. Ancak bir kamu görevlisinin bu suçu görevi dolayısıyla kendisine verilen araçlarla işlemesi halinde bu durum suç hakkında öngörülen temel cezanın ağırlaştırılmasını gerektirecektir. (TCK m.266)
TEHDİT SUÇUNDA MAĞDUR
Tehdit suçu ancak gerçek kişiler aleyhine işlenebilmekte olup tüzel kişiler aleyhinde işlenememektedir. Zira tehdit suçu ile korunan kişilerin manevi dünyalarıdır. Bu suçta mağdurun belirli kimse veya kimseler olması zorunludur. O halde mağduru belirli olmayan tehdit içerikli söz ve davranışlar tehdit suçuna vücut vermeyecektir. Suçun gerçekleşebilmesi için tehdidin mağdurun doğrudan kendisine yönelik olması şart olmayıp mağdurun yakınlarına yönelik olması da yeterlidir. Tehdit suçunun algılama yeteneği olmayan kimselere karşı işlenilmesi ise doktrindeki baskın görüş tarafından mümkün görülmemektedir.
TEHDİT SUÇUNDA FİİL
Sırf hareket suçu olan tehdit suçunda hareketin gerçekleşmesi suçun vücut bulması bakımından yeterlidir. Bu bakımdan neticenin meydana gelip gelmediği suçun oluşması bakımından önem taşımayacaktır. Tehdit suçunun vücut bulması için ağır ve haksız bir zarara uğratılacak olduğunun mağdura bildirilmiş olması germektedir. O halde gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte gerçekleşme ihtimali olan bir kötülüğün, fail tarafından gerçekleşecek gibi gösterilmesi, tehdit suçunu oluşturmaktadır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere tehdit bir sözle veyahut davranışla gerçekleştirilebilmektedir. Mağdurun kendisinin veyahut bir yakının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi halinde suçun temel şekli gerçekleşmiş olacak ve fail altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Ancak mağdurun malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit edilmesi hali bakımından kanun koyucu daha az bir yaptırım öngörmüş ve bu halde failin şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılması söz konusu olacaktır. Fail, tehdit suçunu bizzat işleyebileceği gibi başkalarını aracı kılarak da işleyebilmektedir. Sözle, yazıyla, işaretle, el veya kol hareketleri veyahut başkaca herhangi bir şekilde gerçekleştirilen tehdit suçunda eylemin mağdurun iç huzurunu bozmaya ve onu korku ve endişeye sevk etmeye elverişli olması gerekir. Fiil mağdurda endişe ve korku yaratmaya uygun, elverişli ve yeterli olmalıdır. Elverişli olması suçun gerçekleşmesi bakımından yeterlidir. O halde mağdurun sübjektif olarak bundan etkilenmesi suçun gerçekleşmesi bakımından önem taşımaz. Hal böyle iken aranan elverişliliğe sahip olmayan bir uyarı tehdit olarak kabul edilemeyecektir. O halde uyarı niteliğindeki sözler, hukuk önünde hesaplaşmaya veya hak aramaya yönelik sözler, gelecekte gerçekleşecek bir kötülük ve haksızlık içermeyen ve gelecekte gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olmayan söz ve davranışlar tehdit suçuna vücut vermeyecektir. Özellikle belirtmek gerekir ki, tehdit suçu, genel ve tamamlayıcı bir niteliğe sahiptir. Failin eylemi, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) belirlenmiş başka bir suçun unsurunu oluşturuyor veya ağırlaştırıcı bir durumu ortaya koyuyorsa, fail tehdit suçundan dolaylı olarak cezalandırılmaz. Örneğin, tehdit, yağma suçunun bir unsurunu oluşturduğundan, yağma suçu işlenirken aynı zamanda tehdit suçu işlenmişse, fail sadece yağma suçundan cezalandırılır; tehdit suçundan ayrıca ceza verilmez.
TEHDİT SUÇUNDA KUSURLULUK
Tehdit suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Bu bakımdan tehdit suçu olası kast ile de işlenebilir. Ancak tehdit suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Taksir, kişinin dikkatsizliği veya özensizliği sonucunda gerçekleşen bir hareketin neticesinde oluşan suçtur. Tehdit suçu ise, failin bilerek ve isteyerek zarar veya kötülük edeceğini karşı tarafa bildirmesi ile vücut bulmaktadır. Dolayısıyla, tehdit suçu, taksirle işlenemez, yalnızca kasten işlenebilir.
TEHDİT SUÇUNDA ŞİKAYET VE ZAMANAŞIMI
Tehdit suçunun yalnızca malvarlığına yönelen veya sair kötülük teşkil etmekte olan basit şekli şikayete tabi kılınmış ve bu hallerde tehdit suçunun şikayet süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Şikayet süresi, mağdurun fiili ve faili öğrenmesinden itibaren başlamaktadır. Tehdit suçunun temel şekli ile diğer tüm nitelik halleri ise takibi şikayete bağlı suçlar arasında yer almamaktadır. Bu hallerde şikayet hakkı, dava zamanaşımı süresi olan 8 yıl içinde kullanılabilmekte ve suç dava zamanaşımı süresi içinde soruşturulabilmektedir.
TEHDİT SUÇUNDA NİTELİKLİ HALLER
Tehdit suçunun temel şekline göre daha ağır şekilde cezalandırılmakta olan nitelikli tehdit suçu Türk Ceza Kanunun 106. Maddesinin ikinci fıkrasında düzenleme alanı bulmaktadır. Tehdit suçunun nitelikli hallerinin daha ağır bir şekilde cezalandırılmasının nedeni bu hallerin eylemin icrasını kolaylaştırması ve faile cesaret verici bir niteliğe sahip olmasından ileri gelmektedir. Tehdit suçunda suçun a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halleri nitelikli hal olarak sayılmış ve bu hallerde failin 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür. Kuşkusuz tehdit suçunun işlenmesi sırasında daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli haller birlikte ortaya çıkabilmekte ve bu durumda yargıcın Türk Ceza Kanununun 61.maddesini uygulaması gerekmektedir.
TEHDİT SUÇU ÖZELİNDE AVUKAT HİZMETİNDEN YARARLANMANIN ÖNEMİ
K.A.L. Hukuk Bürosu, Ceza hukuku alanında uzmanlaşmış, tecrübeli ve başarılı bir ekibe sahip olup, müvekkillerine en iyi hizmeti sunabilmek için yıllardır İzmir İli Karşıyaka İlçesinde etkin bir şekilde faaliyet göstermeye devam etmektedir. İzmir'in Karşıyaka İlçesinde Karşıyaka Adliyesi'nin tam karşısında bulunan K.A.L. Hukuk Bürosu yılların getirdiği mesleki deneyimle şüpheli ve sanık haklarını korumak ve kişilerin adil yargılanma hakkını güvence altına almak için etkin ve güncel bir şekilde çaba göstermeyi sürdürmektedir. K.A.L. Hukuk Bürosu, diğer hukuk alanlarında olduğu gibi Ceza Hukuku alanında da profesyonel danışmanlık veren avukatları ile şüpheli ve sanıkların her türlü hukuki sorunlarına etkili ve hızlı çözümler sunmaktadır. Hukuki süreçler hakkında detaylı bilgi vererek, müvekkillerini aydınlatan K.A.L. Hukuk Bürosu, müvekkillerinin hakları ve isnat edilen suçlar hakkında detaylı bilgi sahibi olmasını temin ederek, müvekkilleri için en uygun hukuki stratejiyi belirler ve müvekkillerinin etkin bir hukuki hizmet alarak aldığı hizmetten memnun olması için çaba sarfeder. K.A.L. Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin haklarını ve adaletin tecelli etmesine katkıda bulunmak için burada olduğumuzu ve size en iyi şekilde hukuki hizmet sunmak için burada olduğumuzu bilmenizi isteriz. İzmir İli Karşıyaka İlçesinde bulunan ofisimizde, Ceza Hukuku alanındaki uzman ekibimize danışmak ve randevu alabilmek için başvuru formunu doldurabilir ve sitemizde bulunan telefon numarası aracılığıyla bizimle iletişime geçebilirsiniz. Sorunlarınıza hukuki bir çözüm getirebilmek için hemen bizimle iletişime geçin.