İNANÇLI İŞLEM


K. A. L. | HUKUK BÜROSU

Giriş

İnançlı işlem kavramı, Türk Borçlar Kanununda doğrudan düzenlenmiş ve tanımlanmış bir kavram değildir. İnançlı işlem kavramı, kanunda tanımlanmış olmamakla birlikte gerek doktrinde gerek de yargıtay kararlarında kendine yer bulmaktadır. Doktrindeki ve yargıtay kararlarındaki inançlı işlem tanımları bir bütün olarak incelendiğinde, her iki tanımlamanın da birbirine paralel olduğu görülmektedir ki, bu tanımlara göre inançlı işlem kavramı, "inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere malvarlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemler'' olarak tarif edilmektedir. İnançlı işlem ile inanılan kimse, inanç konusu eşya veyahut hakkı tam olarak kazanmakta; inanç konusu eşya veya hak üzerinde malik ya da alacaklının sahip olduğu güce ulaşmakta; ancak inanılan bu eşya veya hak üzerindeki yetkileri de inanan ile arasında kurulan inanç anlaşması gereğince inançlı işleminin gayesi ile nispi biçimde sınırlandırılmaktadır. Bu nedenle, inananla inanılanın arasındaki anlaşma uyarınca karara bağlanan yetkilerin belirlenmesi ve sınırın çizilmesi de büyük önem taşımaktadır.

İnançlı İşlemin Konusu Ve Unsurları

Devri kabil her türlü malvarlığı değeri, inançlı işlemin konusunu oluşturabilmektedir. Bu kapsamda bir ayni hak, bir alacak hakkı ya da bir fikri veya sınai hak inançlı işlemin konusunu teşkil edebilmektedir. İnançlı işlem inanç anlaşması ve devir işlemi olmak üzere iki unsurun bir araya gelmesi ile oluşmaktadır.

İnanç anlaşması, inanan kimsenin bir şey üzerindeki ayni hakkını veya bir hak sahipliğini inanılan kimseye tamamen devretmeyi, inanılan kimsenin ise devredilen şey ve hakkı inanç anlaşması hükümlerine uygun bir şekilde yönetme veya muhafaza etmeyi ve anlaşma sona erdiğinde inanana iade etmeyi taahhüt ettiği sözleşme olarak tanımlanabilmektedir. Taraflar "Sui generis'' nitelikteki inanç anlaşması ile, taraflar inanılanın inanç konusunu oluşturan şey veya hak üzerindeki yetkilerini, inanç konusunun idaresini, inanç konusunun kullanım şartlarını, inanç ilişkisinin ne kadar süreceğini, inanç ilişkisinin sona erme sebeplerinin neler olduğunu, inanç konusunun ne zaman ve hangi şartlar altında iade edilecek olduğunu belirlemektedir. Bu doğrultuda inanç anlaşmasının inançlı işlem bakımından olmazsa olmaz bir unsur olduğu kabul edilmelidir.

İnanan kimsenin, inanç anlaşması ile eş zamanlı olarak veyahut daha sonrasında anlaşmanın gereği olarak anlaşma konusunu bütünüyle inanılan kimseye devretmesi devir işlemini oluşturmaktadır. Kuşkusuz inançlı işlemin konusunu oluşturan şeyin vasfı taraflar arasında yapılacak devir işleminin yapılışını da değiştirecektir. Şöyle ki, inanç sözleşmesi kapsamında bir taşınır mülkiyetinin devri taahhüt edilmişse, mülkiyetin devri işlemi taşınır zilyetliğinin inanılan kimseye, teslimli veya teslimsiz olarak nakledilmesi biçiminde gerçekleştirilecektir. Buna karşın, inanç sözleşmesinin konusunu bir taşınmaz oluşturuyor ise, şeyin tapu sicilinde inanılan adına tescili suretiyle taşınmaz mülkiyeti inanılana devredilebilecektir.

İnançlı İşlem Türleri (Saf İnançlı İşlem - Karma İnançlı İşlem)

Saf inançlı işlemler, inanılan kimsenin inanç konusu şey veya hakkı inanan kimsenin veya inananın gösterdiği kişinin yararına olacak şekilde elinde bulundurduğu ve inanan kişinin talimatına uygun olarak kullandığı işlemlerdir. Saf inançlı işlem, bir şey veya hakkın yetki vermek gayesiyle devrini konu alabileceği gibi bir malvarlığı değerinin idare edilmesi için devrini de hedefleyebilir. Saf inançlı işlemlerde, inanan ile inanılan kişi arasında vekalet benzeri bir hukuki ilişkinin var olduğu kabul edilir. Bu nedenle bu işlemlere vekalet sözleşmesine ilişkin hükümler, niteliği uygun düştüğü oranda kıyasen uygulama alanı bulmaktadır.

Karma inançlı işlem, inanılan kimsenin bir alacağına teminat oluşturmasına hizmet etmekte ve genel olarak inanılan kişinin menfaatleri doğrultusunda kurulmaktadır. Teminat amaçlı inançlı işlemde, inanan kimse, inanılanı işlem konusu şeyin maliki veya bir alacağın alacaklısı ya da bir hakkın sahibi kılmaktadır. İnanılan kişiyse inanana karşı inançlı temlik konusu eşya veyahut hakkı teminat amacıyla sınırlı bir şekilde kullanmak ve inançlı işlemle teminat altına alınan asıl alacak ödendiğinde inanana geri vermeyi taahhüt etmektedir. Karma inançlı işlem, genellikle ticari hayatta kredi verenlerce tercih edilen bir teminat türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Teminat amaçlı inanç sözleşmelerine taşınır veya taşınmaz rehni hükümleri ile vekalet sözleşmesi hükümleri aradaki ilişkinin içeriğine uygun düştüğü ölçüde kıyasen uygulanacaktır.

İnanç Anlaşmalarının Geçerliliği

İnançlı devirler, bütün hukuki işlemlerin tabi olduğu genel sınırlamalara uyulmak kaydıyla hukuken geçerli işlemlerdir. Bugün öğretide inanç sözleşmesinin bağımsız bir hukuki sebep oluşturabileceği de kabul edilmektedir.

İnanç İlişkisinin Sona Ermesi

İnanç ilişkisi inanç anlaşmasına dayalı olduğundan, inanç anlaşmasının daha en baştan hükümsüz olduğu hallerde inanç ilişkisi de hiç doğmamış olacaktır. (Örneğin ehliyetsizlik, muvazaa, hukuka aykırılık, irade sakatlığı vb.) Yine geçerli bir şekilde kurulan inanç anlaşmasının sonradan sona ermesi halinde de inanç ilişkisi sona erecektir ki, inançlı işlem ile ulaşılmak istenen amaca ulaşılması hali bunun en güzel örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine saf inançlı işlemlere vekalet sözleşmesi hükümlerinin; karma inançlı sözleşmelere ise taşınır ve taşınmaz rehni hükümlerinin niteliğine uygun düştüğü ölçüde kıyasen uygulandığı gözetildiğinde bu sözleşme türlerine ilişkin hükümler uyarınca da inanç ilişkisinin sona erdirilebileceği kabul edilmelidir.

İnançlı İşlemin Hüküm ve Sonuçları

İnanç anlaşmasının ifa edilmesi amacıyla gerçekleştirilen devir işlemi ile birlikte inanılan kimse, kendisine devredilen hakkın tam sahibi olmakta; inanç konusu şey veya hak inanılan kişinin malvarlığına dahil olmaktadır. İnanılan kişi, dış ilişkide, şey veya hak üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilmekte iken, iç ilişkide inanç konusunu amaca uygun kullanmak ve inanç konusu üzerinde de ancak inançlı işlemin amacının gerekli kıldığı ölçüde tasarrufta bulunmak noktasında yetkilidir.

Tarafların inanç anlaşmasından kaynaklanan hak ve yükümlülükleri belirlenirken, öncelikle taraflar arasındaki anlaşmanın burada hüküm olmayan durumlarda ise; saf inançlı işlemlerde vekalet sözleşmesi hükümlerinin, karma inançlı işlemlerde ise rehin ve vekalet sözleşmesi hükümlerinin kıyasen uygulanması gerekmektedir.

İnanan kimsenin inanç ilişkisi sona erdiği vakit inanç konusu şey veya hakkın iadesini talep etme hakkı, ayni değil şahsi bir haktır. Bu bakımdan inanılanın inanç konusunu iade etmekten kaçınması halinde, inanan kişi inanılan kimseye karşı istihkak davası açamayacaktır. İnanç konusunu üçüncü bir kişiye devreden veya üzerinde üçüncü bir kişi lehine sınırlı ayni hak tesis eden inanılan karşısında, inanan kimsenin başvurabileceği yol TBK uyarınca tazminat talebinde bulunmaktır. İnanç konusu kendisine devredilen üçüncü kişi, kötü niyetli olsa dahi, inananın üçüncü kişiye karşı istihkak davası açması mümkün olmayacaktır ancak burada tazminat davası gündeme gelebilecektir. Bu noktada, inanılan kimsenin alacaklılarının inanç konusunu cebri icra takibine konu edebileceklerini de belirtmek gerekir.

Hukuki Uyuşmazlıklarda Avukat Yardımından Yararlanmanın Önemi

K.A.L. Hukuk Bürosu, Borçlar hukuku alanında uzmanlaşmış, tecrübeli ve başarılı bir ekibe sahip olup, müvekkillerine en iyi hizmeti sunabilmek için yıllardır İzmir İli Karşıyaka İlçesinde etkin bir şekilde faaliyet göstermeye devam etmektedir. İzmir'in Karşıyaka İlçesinde Karşıyaka Adliyesi'nin tam karşısında bulunan K.A.L. Hukuk Bürosu yılların getirdiği mesleki deneyimle müvekkillerinin haklarını korumak ve kişilerin adil yargılanma hakkını güvence altına almak için etkin ve güncel bir şekilde çaba göstermeyi sürdürmektedir. K.A.L. Hukuk Bürosu, diğer hukuk alanlarında olduğu gibi Borçlar Hukuku alanında da profesyonel danışmanlık veren avukatları ile müvekkillerinin her türlü hukuki sorunlarına etkili ve hızlı çözümler sunmaktadır. Hukuki süreçler hakkında detaylı bilgi vererek, müvekkillerini aydınlatan K.A.L. Hukuk Bürosu, müvekkillerinin hakları ve isnat edilen suçlar hakkında detaylı bilgi sahibi olmasını temin ederek, müvekkilleri için en uygun hukuki stratejiyi belirler ve müvekkillerinin etkin bir hukuki hizmet alarak aldığı hizmetten memnun olması için çaba sarfeder. K.A.L. Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin haklarını ve adaletin tecelli etmesine katkıda bulunmak için burada olduğumuzu ve size en iyi şekilde hukuki hizmet sunmak için burada olduğumuzu bilmenizi isteriz. İzmir İli Karşıyaka İlçesinde bulunan ofisimizde, Borçlar Hukuku alanındaki uzman ekibimize danışmak ve randevu alabilmek için başvuru formunu doldurabilir ve sitemizde bulunan telefon numarası aracılığıyla bizimle iletişime geçebilirsiniz. Sorunlarınıza hukuki bir çözüm getirebilmek için hemen bizimle iletişime geçin.